banner359

Sanatla çözüm Sürecini Anlatacaklar

Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) çözüm sürecinin doğuda ve batıda gençler tarafından nasıl algılandığını tespit etmek, süreçle hedeflenen barış ve huzur ortamını kalıcı kılmak ve gençler tarafından daha iyi algılanmasını sağlamak...

28 Eylül 2014 Pazar 13:23
Sanatla çözüm Sürecini Anlatacaklar
Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) çözüm sürecinin doğuda ve batıda gençler tarafından nasıl algılandığını tespit etmek, süreçle hedeflenen barış ve huzur ortamını kalıcı kılmak ve gençler tarafından daha iyi algılanmasını sağlamak için Türkiye’deki tüm liseleri kapsayacak bir resim yarışması düzenliyor.
Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinin Güzel Sanatlar Fakültesi dekanlarının jüri üyesi olacağı yarışmaya Ocak 2015 tarihine kadar yüzlerce katılım bekleniyor.
DÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sabri Eyigün, çözüm sürecine gençlerin katkı sağlaması ve algı oluşturulması için üniversite olarak ‘Çözüm süreci resim yarışması’ düzenleyeceklerini açıkladı. Doğu ve batıda yaşayan gençlerin çözüm sürecini nasıl algıladıklarını tespit amacıyla böylesi bir yarışmayı düzenlediklerini aktaran Eyigün, böylelikle gençlerin sürece dahil edileceğini söyledi. Çözüm sürecinin başlamasına paralel olarak sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamın her alanında ciddi gelişmelerin yaşandığına şahit olduklarını aktaran Eyigün, ancak gelinen noktada bunların kalıcılığı ve devam etmesi konusunda kaygıların da devam edildiğini vurguladı. Sürece yönelik olumsuz algılar, propagandalar devam ettiği gibi, birbirine ideolojik olarak uzak duran kesimlerin süreci engellemeye yönelik provokatif eylemlerin de olduğunu anlattı.
Eyigün, bunların yanında çatışma ve şiddet ortamından maddi ve manevi olarak nemalanan güçlerin şiddeti devam ettirme çabalarının da sürdürüldüğünü ifade etti.
Benzer süreçlerden geçmiş diğer ülkelerin durumu incelendiğinde, bu karşıt düşünce ve eylemlerin hep var olduğunu, sürecin ümit ve kaygı zemininde aynı anda devam ettiğini aktaran Eyigün, “Süreci yürüten aktörlerin konuya karşı tutum ve söylemler, sürecin aşama kat etmesini sağlarken, zaman zaman da ümitsizliğe yol açıp tıkamaktadır. Bu etkenlerden dolayı, hayata geçirilen süreçler olduğu gibi beklentileri karşılayamadığı için yarı yolda kesilen ve sözde kalan süreçler de vardır. Bunu başarmak veya başaramamak tüm toplumun sürece inanması ve bu doğrultuda eyleme geçmesiyle mümkündür” dedi.

“DİCLE ÜNİVERSİTESİ OLARAK ÇÖZÜM SÜRECİNE OLUMLU KATKI SAĞLAYACAĞIZ”
Dicle Üniversitesi olarak yapacakları araştırma ve diğer akademik çalışmalarla bir taraftan çözüm sürecini anlatmaya ve olumlu algı oluşturmaya, olumsuz algıları da dönüştürmeye çalışırken, diğer taraftan da gençliği sürece katmak için yeni çalışmalar ve projeler geliştirdiklerini belirten Eyigün, “Bunlardan bir tanesi Türkiye’deki liselerde okuyan tüm gençleri içine alacak ve çözüm sürecinin resmedildiği bir yarışma düzenlemektir" dedi.
Dicle Üniversitesi olarak ülkemiz ve bölge için çok önemli olan çözüm sürecine olumlu katkı sunmak istediklerini anlatan Eyigün, şunları söyledi: "Türkiye’nin doğusu ile batısını kardeşlik ekseninde sanatla buluşturarak köprü kurmak amacıyla yola çıktık. Özelikle genç neslin kardeşlik duygularının perçinlenmesi ve güçlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yüzyıllardır Anadolu topraklarında el ele, gönül gönüle, yürek yüreğe sevgi ve saygıyla yaşayan insanımıza unutturulmaya çalışılan bu değerleri gün yüzüne çıkarmanın toplumsal barışa sunacağı katkı büyük olacaktır. Çözüm süreci ülkemizin en önemli ve en temel sorunlarından bir tanesidir. Çünkü çözüm algılanabiliyor. Türkiye’nin ekonomik ve sosyal alanda bu projenin başarıya ulaşması için toplumun, özellikle de gençlerin bu sürece sahip çıkması lazım.”

“ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKTIĞINA GÖRE, BU ATEŞ TOPLUMUN BİR KESİMİNİ YAKTIĞI GİBİ DİĞER KESİM İÇİN DE BÜYÜK BİR TEHLİKE OLUŞTURMAKTADIR”
Eyigün, resim yarışmasının neden tüm Türkiye’yi kapsadığı konusunda da bilgi vererek, çözüm sürecinin yükü ve sorumluluğunun sadece bu süreci başlatan ve devam ettiren siyasi aktörlerin omuzuna bırakılmaması gerektiğini ifade etti. Eyigün, “Çözüm süreci her ne kadar Güneydoğu Anadolu bölgesini doğrudan ilgilendiriyorsa da olay, sadece Diyarbakır veya ülkenin bir bölgesini ilgilendiren bir soruna çözüm arayışı değildir. Ayrıca çözüm süreci sonunda sağlanacak olan olumlu atmosferin sadece Diyarbakır ve Güneydoğu’ya huzur ve her alanda kalkınma sağlamayacak, tüm Türkiye’ye de çok olumlu katkıları olacaktır. Çünkü öncelikli olarak son otuz yılda bu soruna bağlı veya bu sorunla ilişkilendirilerek öldürülen kişilerin kimliklerine bakıldığında, toplumun her kesiminin ciddi bir biçimde canının yandığı, içinin kanadığı ve binlerce yuvaya ateş düştüğü görülecektir. Ateş düştüğü yeri yaktığına göre, bu ateş toplumun bir kesimini yaktığı gibi, diğer kesim için de büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Ayrıca, yine bu süreçte terörle mücadeleye ayrılan bütçeye, bu konuda tüketilen maddi ve manevi enerjinin boyutlarına bakıldığında hiçbir kimsenin bu soruna bigane kalması düşünülemez. O zaman sorun hepimizi yakından ilgilendirdiği gibi çözüm sürecine destek vermek de hepimizi ilgilendiriyor olmalıdır. Çözümün yükü ve sorumluluğu sadece bu süreci başlatan ve devam ettiren siyasi aktörlerin omuzuna bırakılmamalıdır. Tüm Türkiye’nin ve toplumun her kesiminin bir seferberlik ruhu içinde sürecin başarıya ulaşması için aktive edilmesi gerekiyor.”

“GENÇLERİN ÇÖZÜM SÜRECİYLE BAĞLARINI GÜÇLENDİRMEYİ HEDEFLİYORUZ”
Eyigün, yarışmanın amaçlarından biri de liseli gençlerin çözüm sürecinin neden başlatıldığı ve böyle bir sürece neden ihtiyaç duyulduğu konusunda aydınlatılması, bilinçlendirilmesi ve bu sürece sahip çıkmalarının sağlanması oluğunu kaydetti. İhtiyaç duyulması halinde veya gerekli görüldüğü anlaşılırsa özellikle büyük kentlerimizdeki Güzel Sanatlar Liseleri’ne bizzat gidilip hem çözüm süreci anlatılacak hem de resim yarışması hakkında öğrenciler ve resim öğretmenlerinin bilgilendirileceğini anlatan Eyigün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Liseli gençler bazen bilgi kirliliğinden bazen de yoğun ders ve sınav stresi içinde ülkeyi ilgilendiren konulara ilgisiz kalabiliyor. Dolayısıyla çözüm sürecinin ne anlama geldiği konusunda da çok net fikirleri olmayabilir. Yeniden bir bilgilendirme yoluyla hem gençlerin çözüm süreci konusunda bilgilendirmeyi hem de süreç ile olan bağlarını güçlendirmeyi hedefliyoruz. Burada resim öğretmenlerine de büyük bir görev düşüyor. Onlardan beklentimiz tüm öğrencilerini bu yarışmaya katılmak için motive etmeleri ve aynı zamanda öğrencilerin duygu ve sezgilerini tetikleyici bir şekilde çözüm sürecini onlara anlatmalarıdır. Çünkü liseli bir sanatçı, herhangi bir konuda derin bir bilgi sahibi değilse veya resmedeceği şeyle düşünsel ve duygusal boyutta yoğun bir bağ kurmamışsa eser üretmesi de zordur. Bunu mümkün kılacak olan da hiç şüphesiz resim öğretmenleri olacaktır.”

“ÇÖZÜM SÜRECİ GELECEĞİMİZDİR, GELECEK DE GENÇLERİNDİR”
Eyigün, liseli gençlerin seçilmesinin en önemli nedeninin öncelikle toplum içinde bu sürece neden ihtiyaç duyulduğunu en iyi anlayacak kesimin onlar olması olduğunu anlattı. Eyigün, bu grubun şiddet ve terör ortamında doğduğunu ve televizyon haberlerinde en çok izlediği görüntülerin de şehit cenazeleri olduğunu, huzura ve barışa en çok onların ihtiyaç duyduğunu kaydederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca bu bir süreç ve gelecek projesi ise, gelecek gençlerin olduğuna göre, bu konuda söz sahibi olacak olan da gençler olmalıdır. Onlara geleceklerini ilgilendiren bir konuyu daha iyi anlamaları veya onlara daha iyi anlatılırsa çözüm sürecine daha çok sahip çıkacaklardır. Gençler sahip çıkarsa provokasyonlar da olmayacaktır. Çünkü Güneydoğu veya Batı’da Çözüm Süreci’ni provoke etmeye yönelik eylemlerde hep gençler kullanılıyor. Argümanlar farklı olsa da hedef kitle gençlerin heyecan ve duygularından istifade ederek bu süreci engellemektir. Bunun için gençlerin daha çok sahip çıkması gerekir. Bu da onları bir şekilde süreç üzerinde düşünmeye yönlendirmekle mümkün olacaktır. Çözüm süreci ile yeni bir toplumsal doku da oluşacaktır. Her ne kadar Anadolu insanı etnik ve mezhepsel farklılıkları kendi bünyesinde tolore etmiş ise de, burada 30 yıldır süren bir şiddet var ve bunun savunucuları ve karşıtları var. Dolayısıyla bir doku uyuşmazlığı güçlü bir zemin bulmuştur. Bunun aşılması için öncelikle algıların dönüşümüne ihtiyaç var. Algıların değişiminde en çok zorlanan kesim ise, duyguları ön planda olduğu için gençlerdir. Bundan dolayı çözüm sürecinin başarıya ulaşması için önce gençlerden başlamak gerekiyor. Ayrıca tüm bunların dışında, yapılacak resimlerle, çözüm süreciyle ilgili siyasi aktörlerin ve medyanın lehte ve aleyhteki söylemlerinin gençler tarafından nasıl algılandığı ve zaman içindeki dönüşümleri konusunda da önemli ipuçları verecektir”

“SANATÇI DIŞ DÜNYADAN DUYDUKLARINI VE GÖRDÜKLERİNİ ÖNCE KENDİ KAFASINDA RESMEDER”
Çözüm sürecinin neden sanatla anlatılması konusunda da açıklama yapan Eyigün, sözlerine şöyle devam etti: “Bilindiği gibi yaklaşık bir yılı aşkın bir süredir devam eden çözüm süreci boyunca topluma başta siyasiler olmak üzere, medya ve akademisyenlerden büyük çoğu lehte olsa da aleyhte de farklı farklı bilgiler aktarıldı. Bir anlamda karmaşık bilgi birikimini belleğinde toplayan gençler, toplumsal sorunlarda her zaman bu bilgi kaosundan kurtulup kendi benliğine uygun bir analize varmıyor. Çünkü sanatçı dış dünyadan duyduklarını ve gördüklerini önce kendi kafasında resmeder. Bilgiler karışık olunca resim de net olmuyor. Ancak duygu ve düşüncelerin sanat yoluyla aktarılmasında kişi bilgilenme sürecinde yaşadığı çelişkilerden kurtulup gerçekte hissettiğini, sezgilerini, beklenti ve özlemlerini daha kolay aktarabiliyor. Belki de bilinçaltı devreye girip, toplumun veya çevresinin ona öğrettiği ve onu yönlendirdiği şekliyle değil de içinden geldiği gibi, bilinçaltında yatan düşünceleri sanat yoluyla aktarır. Bizim de öğrenmek istediğimiz ve hedeflediğimiz işte bu toplumsal belirlemelerden uzak olan ve ruhun derinliklerinde hissedilen bu duyguların, sezgilerin açığa çıkartılmasıdır. Dolayısıyla gençlerin sadece bilinç düzeyinde aktardıklarını değil, sanat yoluyla bilinçlerini de kırarak sezgileriyle bu süreci yansıtmaları, sürecin nasıl algılandığını daha farklı boyutlarda göstereceğinden resim yarışması uygun görülmüştür”

DERECEYE GİRENLERE PARA ÖDÜLÜ
Resim yarışmasıyla ilgili teknik bilgi veren Eyigün, dereceye girenlere para ödülünün de verileceğini aktardı. Gençlerin sanat yoluyla, çözüm süreci konusundaki duygu ve düşüncelerini farklı bir boyutta kendileriyle paylaşmalarını sağlamak, liseli genç sanatçı adaylarını desteklemek, yeni ürünler vermeye özendirmek, sanatın daha geniş kitlelere tanıtımını ve sunumunu sağlamak da hedefler arasında yer aldığını anlatan Eyigün, yarışmanın Türkiye’deki tüm lise ve dengi okulları kapsadığını, resim çalışmalarının kısa kenarı 70 santimden küçük, uzun kenarı ise, 200 santimden büyük olmayacağını ve her yarışmacının en fazla üç eserle katılabileceğini söyledi. Resimlerin tuval veya kağıt üzerinde yağlı boya, akrilik, sulu boya veya pastel boya tekniği ile yapılacağını dile getiren Eyigün, yarışmada dereceye girenlere 500 lira ile 2 bin 500 lira arasında değişen para ödülü, plaketler ve benzeri hediyeler verileceğini sözlerine ekledi.
(İHA)

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
<