banner359

Para Politikası Kurulu Toplantı özetini Açıkladı

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayınladı. TCMB tarafından yayınlanan 24 Aralık 2014 tarihli PPK toplantı özetinde, Aralık ayı göstergelerinin gıdada yıllık enflasyonun yavaşlamış...

31 Aralık 2014 Çarşamba 14:40
Para Politikası Kurulu Toplantı özetini Açıkladı
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayınladı. TCMB tarafından yayınlanan 24 Aralık 2014 tarihli PPK toplantı özetinde, Aralık ayı göstergelerinin gıdada yıllık enflasyonun yavaşlamış olabileceğine işaret ettiğini gösterdi.
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetini yayınladı. TCMB tarafından yayınlanan 24 Aralık 2014 tarihli PPK toplantı özetinde, Aralık ayı göstergelerinin gıdada yıllık enflasyonun yavaşlamış olabileceğine işaret ettiğini gösterdi. PPK toplantı özetinde şunlar belirtildi;
Kasım ayında tüketici fiyatları yüzde 0,18 oranında artmış, yıllık enflasyon 0,19 puan artarak yüzde 9,15’e yükseldi. Yıllık enflasyondaki bu artış büyük ölçüde gıda fiyatlarından kaynaklandı. Diğer taraftan, enerji grubu enflasyonu uluslararası petrol fiyatlarındaki düşüşlerle uyumlu olarak belirgin bir oranda geriledi. Ana eğilim itibarıyla temel mal enflasyonu bir miktar yükselirken hizmet enflasyonu, gerileyen enerji fiyatlarının da olumlu yansımalarıyla, yavaşladı.
Gıda grubu yıllık enflasyonu 1,81 puan artarak yüzde 14,37’ye yükseldi. Bu gelişmede yıllık enflasyonu baz etkisiyle önemli oranda yükselen taze meyve sebze grubu fiyatları etkili oldu. Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerle işlenmemiş gıda grubu fiyatlarında son üç aylık dönemde kısmi bir düzeltme eğilimi olduğu gözlendi. Buna karşılık, işlenmiş gıda fiyatlarında alt gruplar geneline yayılmış olan olumsuz görünüm Kasım ayında da devam etmiş ve bu grupta yıllık enflasyon yüzde 13,61’e yükseldi. Aralık ayına ilişkin göstergeler, gıda yıllık enflasyonunun işlenmemiş gıda grubu kaynaklı olarak yavaşlayabileceği yönünde sinyal verdi.
Enerji fiyatları Kasım ayında yüzde 1,44 oranında azaldı, grup yıllık enflasyonu yüzde 2,68 seviyesine geriledi. Petrol fiyatlarındaki düşüşlerin enerji ve dolayısıyla tüketici enflasyonu üzerindeki ilk etkileri akaryakıt ve tüpgaz fiyatları üzerinde gözlendi. Temmuz-Kasım döneminde Brent tipi ham petrol fiyatı yaklaşık 30 dolar gerilerken bu düşüşün anılan dönemde tüketici enflasyonuna akaryakıt ve tüpgaz fiyatları kaynaklı doğrudan etkisi -0,5 puan civarında oldu. Aralık ayına ilişkin göstergeler, petrol fiyatlarındaki düşüş doğrultusunda, bahsedilen iki kalemde gözlenen aşağı yönlü seyrin bilhassa akaryakıt kaleminde güçlü olmak üzere devam ettiğine işaret etti. Bu doğrultuda Aralık ayında yıllık enerji enflasyonunun kayda değer bir oranda gerileyeceği öngörüldü.
Temel mal grubunda yıllık enflasyon Kasım ayında yaklaşık 0,4 puanlık bir artışla yüzde 9,36’ya yükseldi. Yıllık enflasyon giyim ve dayanıklı tüketim mallarında yükselirken bu gruplar dışında kalan temel mallarda yavaşlamaya devam etti. Hizmet fiyatları bu dönemde bir önceki aya göre kayda değer bir değişim göstermedi ve grup yıllık enflasyonu 0,36 puan azalışla yüzde 8,81’e geriledi. Özellikle petrol fiyatlarındaki düşüşlerin ulaştırma hizmetleri ve paket tur gibi akaryakıt ile ilişkili gruplara olumlu yansıdığı gözlendi. Söz konusu etkinin önümüzdeki dönemde devam edeceği tahmin edildi.
Mevsimsellikten arındırılmış veriler, çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğilimindeki iyileşmenin devam ettiğine işaret etti. Bu gelişmede akaryakıt fiyatları ile yakından ilişkili kalemler kanalıyla hizmet enflasyonu ana eğiliminde kaydedilen düşüş etkili oldu.

ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan milli gelir verilerine göre, 2014 yılının üçüncü çeyreğinde Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) yıllık bazda yüzde 1,7 gibi düşük oranlı bir artış sergiledi. Milli gelir bileşenleri üretim yönünden incelendiğinde, tarım katma değerinin yıllık bazda belirgin oranda daralmasının milli gelirin düşük oranlı büyümesinde önemli bir faktör olduğu görüldü. Milli gelir verileri harcama yönünden incelendiğinde, nihai yurt içi talebin bir önceki çeyrekteki olumsuz katkısının ardından yıllık büyümeye olumlu katkı yaptığı, net ihracatın ise yıllık bazdaki büyümenin temel belirleyicisi olduğu görüldü. Yurt içi talebin bileşenleri incelendiğinde ise özel kesim talebi katkısının kamu kesimine kıyasla daha sınırlı olduğu göze çarptı.
2014 yılının son çeyreğine ilişkin açıklanan veriler iktisadi faaliyette bir önceki çeyreğe kıyasla daha olumlu bir görünüm çizdi. Sanayi üretimi Ekim ayında aylık bazda yüzde 1,8 oranında azalış göstermiş olsa da, bu gerçekleşmede önceki aylara ilişkin bir düzeltme hareketi ile kayan bayramların mevsimsellikten arındırma işlemine etkilerinin büyük ölçüde belirleyici olduğu düşünüldü. Nitekim PMI ve İYA göstergeleri Ekim-Kasım dönemi verileri son çeyrekte iktisadi faaliyette artışa işaret etmektedir. Anket göstergelerinde iç piyasaya ilişkin beklentiler ihracat beklentilerinden daha güçlü seyretmektedir. Bu çerçevede, son çeyrekte iç talepteki toparlanmanın desteğiyle üretimde ılımlı bir artış beklendi.
Harcama tarafına ilişkin öncü veriler, yurt içi özel kesim talebinin son çeyrekte ılımlı bir toparlanma sergilediğine işaret etti. Ekim-Kasım döneminde otomobil satışları dönemlik bazda güçlü artış eğilimini sürdürdü. Krediler ise ılımlı artış eğilimine devam etti. Bunun yanı sıra, yatırım beklentisinde son üç aydır gözlenen toparlanma dikkat çekti. Öte yandan, tüketici güveni son üç aydır zayıf seyretmekte ve tüketim üzerinde aşağı yönlü risklerin canlılığını koruduğuna işaret etti.
Dış talep göstergeleri, 2014 yılı üçüncü çeyreğinde duraklayan altın hariç mal bazında dengelenme sürecinde yılın son çeyreğinde de iyileşme olmadığına işaret etti. Avrupa ekonomisinde gözlenen yavaşlama ve jeopolitik gelişmeler çerçevesinde ihracatta bir miktar ivme kaybı gözlendi. Bununla birlikte, dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmelerin ve tüketici kredilerinin ılımlı seyrinin cari dengedeki iyileşmeyi destekleyeceği değerlendirildi.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre toplam ve tarım dışı işsizlik oranları Eylül döneminde bir önceki döneme göre artış gösterdi. Bu dönemde işsizlik oranlarının yükselmesi tarım dışı işgücünün çalışma çağındaki nüfusa oranının hızla artmasından kaynaklandı. Başta hizmetler sektörü olmak üzere tüm tarım dışı alt sektörler istihdam artışına katkı sağladı. İYA göstergeleri arasında yer alan toplam istihdam beklentisi iyimser beklentiler yönündeki hareketini yılın son çeyreğinde artarak sürdürdü. Bu çerçevede, yılın son çeyreğinde tarım dışı istihdamda ılımlı bir artış eğilimi olabileceği değerlendirildi.
Özetle, yılın son çeyreğine ilişkin veriler iktisadi faaliyette ılımlı bir toparlanmaya işaret etti. Bu dönemde dış talep zayıflarken, iç talebin büyümeye ılımlı düzeyde katkı verdiği öngörüldü. Ancak, küresel ekonomide belirginleşen yavaşlama işaretleri, küresel para politikalarına ilişkin belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler büyüme üzerinde aşağı yönlü risk oluşturdu. Bu görünüm altında, talep koşullarının enflasyondaki düşüşü destekleyeceği değerlendirildi.

PARA POLİTİKASI VE RİSKLER
Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretti. Kredilerin bileşimi de arzu edilen yönde ilerlemeye devam etti. Tüketici kredilerinin yıllık büyüme oranı düşük seviyelerde seyrederken ticari krediler göreli olarak daha güçlü bir seyir izledi. Kredilerdeki bu görünüm bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi destekledi. Kredi büyümesinin, enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskılar oluşturacak ve dengelenme sürecini bozarak finansal risklerin artmasına neden olacak şekilde hızlanması durumunda ek sıkılaştırıcı tedbirler alınacak.
Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa ülkelerinde büyümenin duraksaması ve çevre ülkelerdeki jeopolitik gelişmeler sonucunda dış talepte yaşanan zayıflama ihracat büyümesini sınırlandırıcı etki yaptı. Zayıf küresel talep nedeni ile başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatları ise toplam ithalat harcamasını sınırlandırarak cari dengeye olumlu yönde katkı verecek. Öte yandan, küresel finansal piyasalarda oynaklığın devam etmesinin ve güven endekslerindeki zayıf seyrin etkileriyle özel kesim nihai talebi büyümeye ılımlı düzeyde katkı verdi. Bu çerçevede, iktisadi faaliyette öngörülen toparlanmanın kademeli bir şekilde gerçekleşmesi ve toplam talep gelişmelerinin enflasyondaki düşüş sürecini desteklemesi beklendi. Dış talepte ek zayıflama gözlenmesi ve küresel büyüme oranlarının önemli oranda gerilemesi durumunda, emtia fiyatlarında yaşanacak düşüşler enflasyonu azaltıcı etki yapacak, fakat aynı zamanda yurt içi iktisadi faaliyet üzerinde belirgin olumsuz etkiler gözlendi. Bu durumda, Kurul politika araçlarını ekonomiyi destekleyici yönde kullanacak.
Yılın başında alınan makroihtiyati önlemlerin ve para politikasındaki sıkı duruşun çekirdek enflasyon eğilimi üzerindeki olumlu etkileri gözlenmeye devam etti. Bu çerçevede, birikimli döviz kuru gelişmelerinin yıllık enflasyon üzerindeki olumsuz yansımaları da kademeli olarak azaldı. Gıda fiyatlarındaki yüksek seyir enflasyondaki iyileşmeyi geciktirse de çekirdek enflasyon eğilimleri ilk çeyrekteki yüksek seviyelerine göre kayda değer bir düşüş sergiledi. Ayrıca, başta petrol olmak üzere düşen emtia fiyatlarının enflasyon üzerindeki olumlu etkileri gözlenmeye başladı. Petrol fiyatlarındaki yeni seviyelerin büyük ölçüde kalıcı olması durumunda, bu kanalın önümüzdeki dönemde enflasyonda öngörülen düşüş sürecini destekleyeceği değerlendirildi.
Mevcut para politikası duruşu altında kurul, enflasyonun 2015 yılında, ilk yarıda daha hızlı olmak üzere, Enflasyon Raporunda belirtilen görünümle uyumlu bir düşüş sergileyeceğini öngörüldü. Enflasyon görünümünde gözlenen bu olumlu gelişmeler ile birlikte, enflasyonun ulaştığı yüksek seviyeler orta vadeli beklentiler ve fiyatlama davranışları üzerinde yukarı yönlü riskler oluşturmaya devam etti. Önümüzdeki dönemde enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruş sürdürüldü.
Yakın dönemde küresel finans piyasaları dalgalı bir seyir izledi. 2015 yılında gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarındaki oynaklığın devam edebileceği değerlendirildi. Küresel para politikalarının normalleşme sürecine dair süregelen belirsizlikler, küresel risk iştahının ve sermaye akımlarının verilere duyarlı kalmasına neden oldu. Kurul, Fed’in olası bir erken faiz artırımına karşı Merkez Bankası’nın elinde yeterince araç olduğunu vurguladı.
Öte yandan, küresel iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlama ile birlikte para politikalarındaki normalleşme sürecinin ötelenme olasılığı da bulundu. Küresel finans ve iktisadi faaliyet gelişmelerine dair belirsizliklerin devam ettiği bu ortamda, makrofinansal risklerin birikmesini sınırlamak amacıyla basiretli borçlanmanın desteklenmesi önem kazandı. Bu çerçevede kurul, küresel ölçekte uzun vadeli faiz oranlarındaki düşüş eğilimine dikkat çekti. Bu eğilimin bankaları piyasa şartları içinde uzun vadeli borçlanmaya yönlendirmeye başladığı belirtildi. Kurul üyeleri ayrıca, kısa vadeli borçlanmayı caydırıcı yönde planlanan tedbirlerin 2015 yılının ilk çeyreğinden itibaren uygulanmaya başlamasının finansal istikrar açısından ilave faydalar sağlayacağını ifade etti.
Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildi. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayıldı. 18. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecek.
Kurul, Orta Vadeli Program’da enflasyonla mücadelenin öncelikli konu olarak yer almasının olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti. Ayrıca yakın dönemde açıklanan yapısal dönüşüm programının uygulamaya geçmesiyle birlikte Türkiye’nin büyüme potansiyelinin kademeli olarak artacağı belirtildi. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacağı açıklandı.
(İHA)

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
<