banner359

Niyazi Mısri Hazretlerinin Dilinden İlahi Aşkı Anlatı

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Kültür A.Ş. tarafından düzenlenen etkinlikte Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara, 17. Yüzyılda yaşayan büyük Sufi Niyazi-i Mısri’nin...

15 Nisan 2016 Cuma 10:04
Niyazi Mısri Hazretlerinin Dilinden İlahi Aşkı Anlatı
Bursa Büyükşehir Belediyesi, Kültür A.Ş. tarafından düzenlenen etkinlikte Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara, 17. Yüzyılda yaşayan büyük Sufi Niyazi-i Mısri’nin dilinden tasavvufu anlattı.
Tasavvuf edebiyatının ilahi aşk konusunu işlediğini söyleyen Prof. Dr. Kara, konuşmasının başında Niyazi Mısri’nin “Gül müdür bülbül müdür şol zâr u efgân eyleyen? Ten midir yâ can mıdır hem arşu seyrân eyleyen?” eserini yorumladı. Mısri’nin dizelerinden hareketle İlahi aşkın bazen sesiz bir çığlık, bazen feryat-ı figan olabileceğine dikkat çeken Kara, Mevlana’nın “Âşık susarsa, Arif konuşursa helak olur” sözlerini hatırlattı. Niyazi Mısri’nin aynı şirinden “Hak ne ma’dendir biter andan maadin geh nebat. Kimdir anı gahı hayvan gahı insan eyleyen” dizelerine de atıfta bulunan Prof. Dr. Kara, “Altında yatanı düşünmeden toprağa, basıp geçiyoruz. Çiçeklere basıyoruz. Aslında ne büyük gaddarlık. Bir çiçeğe basmaya hakkımız var mı? Hiç düşünmüyoruz” diye konuştu.
“İçinde bulunduğumuz devranın farkında mıyız?” diye soran Prof. Dr. Kara, “Kâinatın içindeki devranı ne görebiliyor, ne onun üzerine düşünebiliyoruz. Çünkü vaktimiz dar. Hızlı yaşıyor, kendimizi kandırıyoruz, kendimizi aldatıyoruz. Beşikteki çocuktan beter olduk. Hiç kendimize soruyor muyuz bu hızla nereye gidiyoruz?” Konuşmasına Niyazi Mısri’nin eserlerinden alıntıları yorumlayarak devam eden Kara, ilahi aşkı anlamanın kolay olmadığını anlattı. “Âşık’ı anlamış değiliz ki Allah’a olan aşkı nasıl anlayalım” diyen Kara, ilahi aşk ile yanan büyük İslam âlimlerinin kendi sırları ile aşklarına kavuştuklarını ifade etti.
Büyük İslam âlimlerinin eserlerindeki derin manaya rağmen, ilahi aşkı anlatmakta yetersiz kaldığına dikkat çeken Prof.Dr. Kara, ‘’Mevlana’nın Mesnevisi, Yunus Emre’nin Divanı, huzur denizinde su üzerine çıkan hava kabarcıklarıdır sadece… Ariflerin eserleri onların yaşadıklarının bire bir aktarımı değildir, ortada büyük bir sır vardır’’ diye konuştu.
Tasavvufta yok olmanın Allah’ı bulmak olduğunu söyleyen Prof. Dr Kara, Yunus Emre’nin “Sen çıkarsan aradan kalır seni yaradan” sözleriyle konuşmasına son verdi.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
<