Kentleşme hareketliliklerin artması ve sosyalleşmenin bireyin hayatında önemli bir konuma gelmesi ile beraber kamusal mekânların ve bu mekânların kullanılması da artmaktadır.
Kamusal alan kavramı her ne kadar günümüzde popülerleşse de aslında kent yöneticilerinin birinci sırada değerlendirdikleri ve eyleme dönüştürdükleri kente dair ilk hareketliliktir ve bu hareketlilik ilk çağlardan beri varlığını sürdürmektedir.
Kentsel mekânlar,kentte yaşayan ve kente çeşitli amaçlarla gelen yerli ve yabancı turistlerin en çok tercih ettiği ve kullanıldığı kamusal alanlardır. Kentte ikamet eden bireylerin birer sosyalleşme aracı olan kentsel mekânlar, kültürel etkileşimlerin ve kent paydaşlarının bütünleştiği yerlerdir.
Kentselmekânların en önemli özellikleri kent hayatının ve kent kültürünün birer tezahürü olmasıdır. Kente ait olan özellikli ve farkındalık oluşturan nesnelerin, unsurların, değerlerin, sembol ve simgelerin kamusal alanlarda kullanımı kentin markalaşmasına yardımcı olmaktadır.
Kentsel mekânları tanımlayan ve şekillendiren bahsi geçen yardımcı unsurların başında kent mobilyaları gelmektedir. Kent kimliği ve kent imajı oluşturmaya yardımcı olan kent mobilyaları, açık alanda ve ortak kullanıma elverişli işlevi olan ve genellikle sabit bir biçimde yer edinen nesnelerdir. Kentsel mekânları çeşitli ve diğer kentlerden farklı kent mobilyaları ile donatmak mekânların çekiciliğini arttırmaktadır. Zira kent mobilyaları ile sosyal etkileşimler oluşmakta ve sürdürülmektedir. Kent mobilyalarını mesire alanlarındaki ahşap masalarla, belirli yerlerde yer alan banklarla ya da sadece orman ürünleri ile birebir bağdaştırmak doğru değildir.
Kent mobilyaların örnekleri dünya üzerinde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; Londra’daki kırmızı renkli telefon kulübeleri, Barcelona’daki mozaik ile kaplı dairesel banklar, Paris’teki demir sokak lambaları kent mobilyalarının en önemli örnekleridir.
Kent mobilyalarının her şeyden önce özgün bir yapıda tasarlanması ve sadece o kente ait olan sanki yanında fotoğraf çektirilen ünlü bir kişi havasında olan nesneler olması gerekmektedir.
Mobilyası ile Dünya’da tanınan kentimiz, İnegöl’e özgü kent mobilyaları geliştirmelidir. Örneğin, geleneksel kabul görmüş bankların yerine yine ahşaptan yapılan ve kamusal kullanıma olanak tanıyan koltuklar tasarlanıp, kentteki kamusal alanlarda konumlandırılmalıdır. Buradaki önemli nokta, kentin kültürel ve sosyal değerleri ile uyumlu kent mobilyaları tasarlamaktır. İnegöl, ağaca şekil veren bir yeteneğe sahiptir. Bu yeteneğin getirileri topluma kazandırmalıdır. Bu dahi kentte yaşayan bireylerde aidiyet duygunun yaşanmasına neden olmaktadır. İnegöl’den geçen bireylerin geçiş süresince güzergâhlarına farklı konseptlerde tasarlanan kent mobilyaları konumlandırılmalıdır.
Kent mobilyalarının özellikle sanatsal bir estetik içerisinde tasarlanması hem şehre simgesel bir sembol katacak hem kullanımını arttıracak hem de kente sembolik bir değer katacaktır. Sabit bir masa tenisi masası, satranç zemini, butik şekilde tasarlanmış şelale, güneş enerjili oturma masaları, cep telefonu şarj eden koltuklar, akıllı masalar, kent kültürünün sembolü olan aydınlatmalar, parkur, paten, kay kay alanlarını da birer kent mobilyasına örnek gösterebilir ve kamusal alanlarda yer verilerek şehre kazandırılmalıdır.
Jan Gehl’in ‘‘Citiesfor People’’ kitabında söylemiş olduğu “Şehirleri bizler şekillendiririz, daha sonra şehirler bizleri şekillendirir.” sözü aslında şehirlerin kültürel, sosyal ve ekonomik açıdan önemini ortaya koymanın yanı sıra kentlerin sahip olduğu kimliğini ve algının kentte yaşayan insanların karakteristik özelliklerine, tutum ve davranışlarına da etki ettiğini söyleyebiliriz. Bunların yanında kent mobilyaları, kamusal mekânların oluşumuna, sürdürülebilirliğine ve diğer kentlerce örnek alınarak diğer kentlere bir model olmasına da imkân tanımaktadır. Kentte farkındalık oluşturmanın önemli ve kolay bir uygulaması kent mobilyalarıdır.
- - - -
